31 Mart 2014 Pazartesi

Sandık gönüllüsü, OYVEOTESİ ve LÜTFEN OKUYUN

Şimdi müsaitim ve dünle alakalı birkaç kelam edebilirim. Uzun olabilir,ön uyarımı yapayım.

OyveÖtesi Saint Michel lisesi okul sorumlusu olarak diğer 14 gönüllü arkadaşımla birlikte 06:30 da okulun önünde hazır bulunduk.
* saat 7:00da sandık kurulu ile birlikte girme hakkımız varken YSK'nın okul sorumlusu olarak görevlendirdiği  badem bıyık zat, müşahitlerin giremeyeceğini bildirdi. Bizler 138 nolu seçim kanunu göstererek böyle birşeyin mümkün olmayacağını söylediğimizde "ben anlamam,bana telefon geldi,gerisi beni ilgilendirmez!" tavrını sürdürdü. (sandık kurulunun göreve başlarken müşahitlerin orda bulunması gerekir;sandık boş mu,başlangıçta kaç tane oy pusulası ve zarf var,sandık mühürlendi mi..vb)
Tutanaklarımızı yazdık,şahitlerle imzaladık ilçe seçim kuruluna gidildiğinde yetkili kimsenin olmadığını gördük(gayet sıradan bir pazarmışçasına!). Neyse,daha sonra tutanağı ilettik ama o anda orada yetkilinin olmayışı yüzünden biz müşahitler içeriye saat 8e 5 kala girebildik.

* Saat 8:00da seçmenler oy kullanmak için içeri alınmaya başladı ancak sandıklar henüz hazır değildi; zarflar ve oy pusulaları mühürlenmemişti vs.
Yanlış ve geçersiz sayılacak şekilde kullanılma olasılığı çok yüksek yani.

* Biz müşahitlik kartlarımızın temsil ettiği partilerin temsilcileri olarak sandıklarda görev aldık ama Oy ve Ötesi bütün partilere eşit uzaklıkta ve bağımsız bir oluşum,biliyorsunuz. Bundan dolayı sandıklarda geçersiz olacak veya bir partiye avantaj sağlayacak bütün yanlışlıklara elimizden geldiğince engel olduk.

* Saint Michel Lisesinde en çok uyuzluk yapıp sinir bozmaya çalışanlar işçi partili bir kadın (arkadaşları çok müdahil olmadı ama..), akepeli belediye meclis üyesi adayları ve şaşıracaksınız ama chp'den canan hanım (soyadını öğrenemedim) idi.

     >  Sabah işçi partili kadın "ben sadece normal vatandaşım!" diyerek bütün sandıklarda huzursuzluk çıkardı. Misal, benim oy verdiğim sandıktaki görevli arkadaşın seçim kurulu ile aynı masada oturmasına karşı çıktı, artık ne düşündüyse..ki başka sandıklarda gayet oturabildiler.Gün sonuna doğru işçi partisinden olduğu anlaşıldı.

   > Sabah bir kaç sandığımızda akepeli oldukları anlaşılan iki kadın gerçekten sırf sorun çıkartmak için saçma sebeplerden huzursuzluk çıkarttılar. Bu gibi şeyler yüzünden seçim işlemleri aksadı ve gecikti.

   > CHP lilerden çok problem çıkmadı ancak şu da bir gerçek, kendi aralarında bu kadar disorganised ve habersiz olamazlar. ne olursa olsun akepe en ufak sorumlusundan en üst düzeyine kadar daha bilinçli ve organize hareket ediyordu. CHPli kadın da "Ben okul sorumlusuyum,CHPliler sadece bana seçim tutanağını getirecek" diye sandık kurulundaki üyelere baskı yaptı. Normalde her vatandaş, seçim tutanağından ıslak imzalı ve kaşeli olacak şekilde alabilir, en doğal yasal hakkımız, yani illa sandık gözlemcisi olmanıza da gerek yok. Ancak, sayım sonrası  en son tutanak tutulduğu, sinirlerin halihazırda ULTRA gergin olduğu ve YSKnın bizim okuldaki sandıklara 10ar tane seçim tutanağı gönderdiğini düşünürsek - ki birer tanesi gene YSK'ya gönderilmek üzere hazırlanıyor yani kaldı 8- sandık kurulunun ıslak imzalı olarak tutanak vermemesini hoş görebiliriz. Biz seçim tutanağı istediğimizde bu kadın üzerime saldırdı - fiziki değil merak etmeyin: p- ve bağırıp çağırmaya başladı, hatta polis bile geldi. O sırada yaşadığım utanca mı, saat sabah 5ten beri ayaktayım gün boyu yaşadığım yorgunluğa,gerginliğe mi neye üzüleyim şaşırdım. Gerçekten samimi söylüyorum, bu şekilde davranan akepeli olsa bu kadar üzülmezdim. Daha sonra özür diledi zaten ama neye yarar, düşünmezler mi CHPliler kendi aralarında daha uzlaşamıyor diye?

* Sandık kurulundaki birçok üye sırf zorunluluktan görev almış, neyin ne olduğunu bilmeyen ve tecrübesiz insanlardı. Biz oyveotesi gönüllüleri konuya daha hakimdik yani =) Dolayısıyla bir çok konuda bizim görüşümüzü aldılar. Biz de 138 nolu seçim kanununda yazan kurallara dayanarak onlara yardımcı olduk.

* En çok sıkıntıyı sayım sonrasında hazırlanan sayım tutanağı ile ilgili yaşadık. İmzalı kaşeli sayım tutanağı alabilenler kadar vermemek konusunda direnen, olay çıkartan sandık kurulu üyeleri -tabii ki akepeliler- de oldu. Bizim için fotoğrafı da yeterliydi ama bu kadar gerginlik ve sorun çıkartmaya ne gerek var demezler mi?

* akepe ilçe teşkilattan biri sandık sandık dolaşıp listesindeki isimlerden o sandıkta kim görevliyse onu buldu ve "Tutanak almayı unutma" diye uyarı yaptı. Onlar her nasıl oldularsa birden fazla tutanak alabildiler mesela...

Diğer gözlemlerime gelirsek eğer :

* Çılgın bir oy kullanımı oldu. Sanki bir genel seçim havası.

*  Saint Michel Lisesi'nde  oy kullanan seçmenlerin çoğu yaşlı insanlardı ama buna rağmen inanılmaz bir azim ve vatandaşlık bilinciyle okula kadar geldiler, yetmedi bir veya iki kat merdivenle çıktılar (oy vermeye gitmeyen arkadaşlara selam olsun). Okuldaki sorumlu ama duyarsız zatlar çoğuna aslında zemin katta da oy kullanabileceklerini söyleme gereği duymadı. Ben yakaladıklarıma söyledim ve uyardım tabii.

Ve tabii ki oyveotesi gönüllüleri... Hepinize çok teşekkürler.. :)


------------------------------------------------------------------------

Bizim okulda diğer okullarda yaşanan seçim dalavereleri yaşanmadı çok şükür. Elimde seçim tutanakları mevcut ama ysk.gov.tr ye giremiyorum karşılatırabilmek için. Umarım orada da bir yanlışlık,yamukluk,çakallık olmamıştır. Ha,olursa,elimizde ıslak imzalı örnek zaten var =)

Daha fazla yazmayacağım çünkü bugün kendime 1 gün için karamsar,umutsuz,bıkkın,depresif olma izni verdim. Daha fazla yazarsam diğer okullarda yaşananlardan bahsetmek zorunda kalacağım -ki hepiniz zaten biliyorsunuz-  o nedenle şunu paylaşacağım sadece http://hilelisecim2014.tumblr.com/

Ha ama şu açıdan mutluyum ve huzurluyum, hatta bir parça kendimle gurur da duyuyorum. Ben bu seçimde sandığımda görev aldım ve bu ülkenin karanlığa gitmesine engel olmak adına elimden ne geliyorsa onu yaptım.  Bir gayret gösterdim, evet bu birçoklarının yaptığıyla kıyaslandığında belki çok mikro bir çaba, ama gene de ben birşey yaptım,en azından.













2 Mart 2014 Pazar

Eminönü'ne yolumuz düştüğünde..


Haftasonu biraz daha "hafif" konulara takılmak istedim :p


Can boğazdan gelir derler. Benim için durum biraz farklı;yemek yemek gerekliliğin haricinde en çok keyif aldığım aktivitelerden biri.Yemek yemek benim için apayrı bir ritüel gibi; kokusundan sunumuna itinayla sonuna kadar zevkine vardığım. 

Tanıyanlar bilir, iyi-kaliteli-lezzetli yemek için yapmayacağım şey,ödemeyeceğim bedel yoktur. Gerçi bu durum ailemden bana geçen bir şey. Evimiz Pangaltı'da ve sırf iyi döner ve kurufasulyesi için Küçükçekmece Kanarya'ya  veya iyi balık için fırtınalı yağmurlu havalarda Poyrazköy'e gittiğimiz çoktur =)

Gırtlağıma ne kadar düşkün olduğumu anlatabildim umarım =) 

***

Geçen gün annemle Eminönü'ne alışverişe gittiğimizde annem beni yepyeni bir keyifle tanıştırdı. Normalde Eminönü ziyaretlerimiz, alışveriş bittikten sonra meşhur Hamdi kebapçısında noktalanırdı ancak annem son gittiğinde ödediği fahiş hesap yüzünden Hamdi'ye ziyaretleri nadir tutmaya karar vermişti. İş bu ya, son gittiğinde yanında olan arkadaşlarının da bizim Hamdi'ye gitmemiz gibi gelenek haline getirdikleri bir ocakbaşı varmış ve annemi oraya götürmüşler. O günden sonra annemin en büyük derdi beni mutlaka oraya götürmek oldu, artık nasıl lezzetliyse :p 


Eminönü alışverişimiz bittikten sonra annemle ilgili mekanımıza geldik : DÜRÜM BÜFE 


Mekanın ismi biraz önyargıyla yaklaşmama neden olmadı değil ama ocakbaşına oturup miss gibi pişen etlerin kokusu burnuma dolduğunda, önyargılarımı aynen çöpe yolladım =)

İster dürüm, ister normal porsiyon olarak Adana ve Urfa kebabı, ciğer, çöp şiş,tavuk kanat ve tavuk şiş gibi ocakbaşı klasikleri menüde yer alıyor. Birer porsiyon Adana'nın yanına ben az çöp şiş annem de az ciğer yedik. Yanında ayran ve kolalarımızla ödeyeceğimiz hesabı duyduğumda kulaklarıma inanamadım ! Nişantaşı Abdi İpekçi caddesindeki sıra sıra ünlü lokantalarda bir ana menü yemeği fiyatına annem ve ben hem ocakbaşı keyfimizi aldık hem de oldukça lezzetli bir yemek yedik. Hatta diyebilirim ki İstanbul'da yediğim en iyi çöp şişti.




Ocakbaşındaki ustayla da biraz sohbet etme fırsatı yakaladım.Ben yeni keşfetmiş olabilirim ama 25 senelik, kendi müdavimlerini yaratmış İstanbul'un özel mekanlarından biriymiş aslında. Shame on you Merve ! :p

Zaten yanımızda oturan çiftle de konuştuğumuzda en az 15 senedir buraya geldiklerini ve lezzette en ufak bir değişiklik ve bozulma olmadığını söylediler. Ustaya "Blogumda buradan bahsedebilir miyim?" diye sorduğumda  hafifçe, "Bizi bilen zaten bilir." özgüveni -ama şımarıklığı değil- "Tabii bahset" dedi. Henüz sosyal medyanın gücüne tam vakıf değiller anladığım kadarıyla ama bu bir bakıma iyi de olabilir. Herkesin bildiği ve artık dejenere olmuş mekanlardan öh! geldi. Kendi naif ve samimi esnaf lokantası tarzlarından çıkmasınlar mümkünse =)


Gerek lezzeti gerek fiyatları ile bundan sonra yolum Eminönü'ne düştüğünde mutlaka uğrayacağım bir yer olacak Dürüm Büfe.

Adres:Hasırcılar Cad. No:38
Eminönü / İstanbul
Tel:0212 526 02 29

Vedat Milor'a da selam olsun, bak ben senden önce keşfettim :p